(Bu foto kısacık Bodrum tatilinden. Şimdi yapacağım tatil de kısa sürecek (benim için) zaten, aşağı yukarı beş gün -sanırım-. Eğer ablamla foto işine(!) girersek koyarım bloğa, makine yok ama... Neyse, "en uzun ve en güzel tatil İstanbul'da yapılandır", diye kendi uydurduğum özlü bir sözle bitireyim bu bahsi. )
Yarın erkenden yola çıkacağım. Ablamla tatile gidiyoruz, Neo iyi oluyor dedi, biz de bir bakalım öyleyse dedik;p Yok ya şaka yapıyorum tabii, ben on sekiz yaşımda ablamla tatile gitmeye başladım ve oldukça deneyim kazandım bu tatil işlerini ablayla yapma konusunda. Bir zaman, ara verdik elbette, beş on yıl kadar, hah ha, fazla muhabbet tez ayrılık demişler, tatil yüzünden birbirimizden kopmaya değmez diye düşündük.
Olympos'a gidiyoruz, iki üç yıl oldu gitmeyeli oraya. Tamam, nerede o eski Olympos geyiği filan yapmayacağım şimdi, gecenin bu saatinde komik olur. Amaaaa; ya dostlar gerçekten de çok farklı ve hoş değil miydi eskiden oralar;p Ne disko tarzı yerler vardı, ne klimalı odalar ne cep telefonu ve bilgisayarıyla dolaşan insanlar (tamam, ben de almayacağım yanıma bu aleti, sadece bir ara bakarım oranın bilgisayarlarından bir şeylere;)) vs. vs. Bir yerde ateş yakılır, herkes dağınık, öylesine bir yerlere oturur ve sohbet ederdi, müzik bile uyduruk, eski bir teypten, bizim verdiğimiz kasetlerden çalınırdı. Sene 95 filan tabii;)
Bugün akşam Taksim'deydik Poliş'le, yemek yedik, çay içtik, çay içtik, eee sonra yine çay içtik, sanırım biz orada sadece çay içtik, aklıma başka bir şey gelmedi şimdi. Yok yok, biraz bir şeylere baktık, alışveriş yaptık bir de. Unutmadan söyleyeyim İstiklâl'de Kaçak Çay diye bir yer var, kibar bir işletmecisi ve oldukça sakin bir ortamı var buranın. Eğer İstiklâl'in gürültüsünden uzaklaşmak ve tavla oynamak, sohbet etmek filan istiyorsanız aklınızda olsun. C. götürmüştü beni oraya ve ben de Poliş'i götürdüm bu akşam. Polişka beğendi o kafeyi, öyle bir gürültüde, nasıl böyle sakin bir yer olacağına da şaştı kaldı tabii.
A, benim uyumam lazım, hemen hemen!!! Sabah yedi buçuk gibi çıkmalıyım evden. Of, yolculuk işleri ne zor, ne zahmetli. ya çok yaşlandım ben ya da Oblomov gibi tembel, miskin, uyuz tipin biriyim. Laf aramızda ben Oblomov'u çoooook severim;)
Kaçtım!
-------------------------
p.s.:
-Adım gibi eminim ablam beni havaalanında bekletecek ve çok geç gelecek. Ben sinirden delireceğim ve kendime; sakin olmalısın, daha tatil yeni başlıyor, nedir yani atla deve mi alt tarafı uçak kaçıyor vs. vs., diyeceğim.
-Bu post, bu akşam yorum yapan adsız için olsun, tanımadığım birinin yazımı beklemesi güzel bir duygu. (Lilişka hep böyle konuşur; güzel bir şey, harika bir oyuncak gibi ;p)