Pazartesi, Ocak 07, 2013

"hep bu ışığı altında yıldızın..."

 
(resim kitaptan. bu resim ve kitaptaki diğer tüm harika illüstrasyonlar Elena Odriozola'ya ait.) 


Bugün nasıl bir gün, yaşıyor mu? 
Banyodan çıktığımda fark ettim aslında -hâlâ!- uyanamadığımı, saat akşam beş buçuk muydu, neydi, hiç bilmiyorum. Öğlen bir gibi kalkmışım ama, nasıl kalkmışım onu da bilmiyorum, yataktan sürünerek, uyurgezer gibi. Bir şeylere bakmış, bir şeyler okumuşum, kahvaltı yapmışım arada ihtimal, hiçbirini hatırlamıyorum. Peki, uyanmak için ne yapmak lazım, kahve? Harika olur. Güzel bir müzik? Şahane. Güne ve yolunu şaşırmış, sayıklayan kafamıza uygun, masal gibi bir kitap okusak nasıl olur? Muhteşem olur. Öyle yapalım.
Ben İstanbul'da yola çıkmadan heyecanla okuyup aşık olduğum, sonra tekrar, tekrar, tekrar okuduğum, ezberlediğim, biraz önce elime alıp resimleriyle cümleleri birbirine eşleştirip yeniden okuduğum Pablo Neruda'nın Bir Yıldıza Övgü'sünü seçtim bugün için. Size de tavsiye ederim. Aşağıda şiirin (kitabın) tamamı var, fakat önerim şiiri bir de resimlerine bakarak okumanız. KırmızıKedi Yayınevi; şiir çevirisi gibi inanılmaz zor, hatta bazen imkânsız bir işin altından, çeviriyi Işık Ergüden'e teslim ederek, çok güzel, takdir edilecek şekilde kalkmış. Ben çeviriyi ve kitaptaki resimleri çok beğendim. Daha önce ilkokul çocukları için kitap seçmiştim, çok keyifliydi. Keşke bu kitabı da görmüş, bilmiş olsaydım, neyse bir dahaki sefere artık. Resimleri çizen Odriozola için yukarıda link verdim, diğer çalışmalarını görmek isterseniz oraya bakabilirsiniz. Bir de şiir- kitap hakkında güzel bir yazı buldum nette, onu okumak isteyenler için de link şurada.

(Peki ya uyandık mı? I ıh,  bu şiirleri okuyarak aklımız bir karış havada ve hep uykuda geziyoruz, olan bu, doğruya doğru;) Olsun. Yıldızlar parlasın, sönsün, ışığı gözümüzü kamaştırsın, biz hep çocuk kalalım, belki şu dünya, hani sonsuz bir hızla dönüp (dönme hızını bugün yine hatırladım C. sayesinde) midemizi bulandıran, gözümüzü karartan yaşadığımız yer, biraz kendine gelir böylelikle. Dua, dilek, zavallı bir temenni işte, tutarsa fena olmaz tabii.)

"geceleyin çıkıp terasına
gösterişsiz ve çok yüksek 
bir gökdelenin
kubbesine dokunabildim
gecenin ve tutuverdim
sevgime dayanamayan
firuze bir yıldızı.

gece karanlıktı
karıştım sokağa
cebimde çalıntı yıldızla.

Titrek bir kristale
benziyordu,
ve aniden
sanki bir avuç
buz taşıyormuşum gibi geldi bana,
ya da Başmelek’in kılıcını
kemerimde.

Korkudan,
sakladım onu
yatağın altına,
kimse keşfedemesin diye,
fakat ışığı
delip geçti önce
yün yatağı,
sonra kiremitleri
ve evimin çatısını.

Banyoya gitmek bile
tedirgin eder
oldu beni

Hep bu ışığı altında yıldızın,
parlak, renksiz,
dönmek ister gibi geceye
yanıp sönen,
görevlerimle ilgilenemedim
ve örneğin unuttum
ödemeyi faturalarımı,
sonunda ekmeksiz,
aşsız kaldım.

Bu arada, sokakta,
yoldan geçenler toplandı,
dünya malı satanlar
cazibesine kapıldı, elbet,
penceremden geldiğini
gördükleri
alışılmadık parlaklığın.

Bunun üzerine
aldım yeniden yıldızımı,
dikkatlice sardım mendilime,
ve karışarak kalabalığın arasına
tanınmadan geçtim
içlerinden.

Batıya gittim,
Yeşil Nehir’e,
orada dingindir
söğütlerin altı.

Soğuk gecenin
yıldızını aldım elime
ve usulca
bıraktım sulara.

Şaşırmadım ama
Uzaklaşıp gitmesine
suda erimeyen
bir balık gibi
kımıldatarak
karanlık nehirde
ışıltılı gövdesini."

Bir Yıldıza Övgü / pablo Neruda

18 yorum:

zerka dedi ki...

illüstrasyonlar çok güzel! kitabı da çok merak ettim, uzaktan bakınca sanki ben de tekrar tekrar okuyacak, resimlerine bakacakmışım gibi.

benim de aklım bi karış havada bugün, kar yağıyor burada, hem de nasıl yağmak!:) bu karlı güne yakışacak güzel bir film arıyordum ben de, bakınırken bu ışıklı, yıldızlı yazınla karşılaştım şahane oldu. dualarına içten aminler diyorum.

“aldım yeniden yıldızımı, dikkatlice sardım mendilime” ne güzel.

çok teşekkürlerimi, sevgilerimi gönderiyorum sana kar taneleriyle:)

justine dedi ki...

Film tavsiye edebilir miyim sana Zerkacığım, geç kalmadım değil mi? Biri film seyretmek istiyorum, film seçeceğim dediği zaman, niyeyse heyecan yapıyorum;) Güzel bir film izlesin, sevdiğim bir filmi tavsiye edeyim istiyorum. Hmmm, başlamış olabilirsin izlemeye tabii, ama başlamadıysan karlı havalara yakışan Jane Eyre var aklımda, romanın yeni uyarlaması, ben sevmiştim, sonra benim çok sevdiğim Groundhog Day eski ama harika bir filmdir, üstelik lapa lapa yağan kar fonuyla gecene çok yakışır. Siyah beyaz bir film izlemek istersen
What Ever Happened to Baby Jane? şahanedir. Kar deyince aklıma eskiden trt'de seyrettiğim Northern Exposure geliyor ama o dizi, film yerine geçmez herhalde;)

Neyse, şimdi olmasa bile bunlar aklında olsun Zerkacığım, belki bir gün acil ihtiyacın olur -daha önce izlemediysen elbette-, seyredersin.
----------
(kısa bir telefon arası, lilişka ile;))

Burada da kar yağsın istiyorum ben. Aslında, şanslıyım, İstanbul'dayken karı yakaladım, hatta lapa lapa yağdığı gün (bir gündü sanırım) karın altında uzun bir yürüyüş yaptım. Elimde Migros poşetleri ile tabii;) Yine de çok güzeldi.

Kitaba bayılacağına eminim, şiiri sevmişsin zaten, geriye bir tek çizimler kalmış;)

İyi seyirler, çok sevgiler.

alkım doğan dedi ki...

Justine, diğer yazıdaki yorumuna bakmak için gelmiştim (bir arkadaşa bakıp çıkacaktım:)Sürpriz oldu yeni yazın. Sesin ne güzel geliyor! Durduk yere mutlu oldum:)

Bu şiir aklıma Neruda'nın "bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim" şiirini getirdi. "ve yıldızlar masmavi titreşiyor uzakta/ şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı." çok severim. şiir okumayı ihmal ediyorum. aslında hele de yolculukta ne güzel bir yoldaş. kitap çok çekici görünüyor justine, ben de alacağım sanırım.

Groundhog Day'i ne zamandır izlemek istiyorum. Sen de söylemişsin, yapayım kendime bir kıyak o halde. Bizi filmsiz bırakma Justine, ara ara böyle filmler öner:)

Bugün lapa lapa kar yağdı İstanbul'da, aklıma zerka geldi benim de.

Çok sevgiler ikinize de...

Clea dedi ki...

nasıl iyi geldi bu yazı yatmadan önce, nasıl! şiir, şarkılar, resimler. canım benim yaşadığımı hissediyorum böyle, dünyaya, sana, size dönüyorum sanki. çok öpüyorum.

zerka dedi ki...

çok teşekkürler öneriler için, dün aida begic’in “snijeg” filmini yeniden izledim, insanı buz gibi eden, dirilten bir film. bir filmden daha öte bir şey benim için, bu yüzden sanırım konuşamıyorum hakkında.

söylediğin filmlere de bakacağım, dizilerle pek aram yok ama gönderdiğin linkteki dizi ilgimi çekti, bir bölümünü seyredeyim beğenirsem devam ederim:)

kar tüm hızıyla devam ediyor burada, birazdan dışarı çıkacağım ben de, daha yakından izlemek ve kar topu oynamak için:)

çok sevgiler.

justine dedi ki...

Günaydın, diyecektim ama olmaz sanırım bu saatte:)

Dün gece nöbetçiydim, sabah geldim nöbetten, bir türlü uyuyamadım, kapı zili, başımdaki ağrı, neyse ne olmadı işte. Kahvaltı bile yapmadım, çorba içtim sadece. Şimdi çok üşüyorum, battaniye altına girip film seyretmeyi deneyeceğim. Bu cephede durumlar böyle, biraz kendime geleyim konuşuruz olur mu?
Çok sevgiler hepinize.

TheSaint dedi ki...

Günaydın Justine,

Kitap tanıtımları, film tavsiyeler,şiirler,banyolar, kahvaltılar, zor uyanmalar ve resimler...justine back to bloglife :)

justine dedi ki...

Canım Alkımcığım, yine kusura bakma diyerek başlayacağım yazıma, bu son günlerde biraz fazla koşturuyorum, ters gidiyor her ş ey, bir türlü kafamı toplayarak oturamıyorum bloğun başına. Film seyrediyorum, bir şeyler okuyorum ama sadece bu kadar, gerisi silik;)

Neruda'nın bahsettiğin şiirini okudum şimdi, çok güzel. Buraya da link vereyim merak edenler okur belki; Bu Gece En Hüzünlü Şiiri Yazabilirim / Pablo Neruda

Şiir okumayan insanla işim olmaz benim, şiir sevmeyeni de anlamam. Her neyse, benim sevdiğim şiirleri sevmeyebilir bir başkası da posta gazetesi şiirleri de şiir sayılıyor, sanırım hemen susmak en doğrusu;p

Bir de son zamanlarda şaşırdığım bir şeyden bahsedeyim sana, ben şiir kitabını roman gibi elime alıp düzenli bir şekilde okumam, nesir şeklinde, içinde basbayağı hikâye barındıran şiirleri belki, onları bile düzenli okumam. Ama C. bu gidişimde şaşırttı beni. Daha önce Olympos'ta şahit olmuştum ona hediye ettiğim Furuğ'un şiirlerini okumuştu baştan sona. Şimdi de Tarancı'nın (laf aramızda çok, çok kötü şiirleri var şairin, C. ile şaşırdık, güldük ve sevmedik) şiir kitabını akşamları ben başka işler yaparken elinden bırakmadı. Bir yandan da bana komik bulduğu şiirleri gösteriyordu;) Şiir kitabı öyle roman gibi düzenli okunur mu, dediğimde, okunur, hem çok basit bu şiirler, iş sonrası yorgun kafayı hiç yormuyor demişti;) Enteresan tabii:/

Groundhog Day'ı izledin mi acaba? Çok güzel bir filmdir o, sade, sevimli ve çok şey anlatan.

Çok sevgiler Alkımcığım, öpüyorum seni.

justine dedi ki...

Polişkacığım, buralar da pek iç açıcı değil inan, ama yine de bana dönmen harika;p Vakit bulup bakabiliyorsan bu yazılara, resimlere vs. vs.lere, ben her gün bir şeyler koyarım buraya senin için, sen mutlu ol yeter;)
Çok öptüm.

justine dedi ki...

Seçtiğin filmin adı mevsime çok uyumluymuş Zerkacığım, iyi bir seçim olmuş;) Şaka bir yana, filme baktım netten, konusuna, oyuncularına, dediğin gibi seyrettikten sonra sessiz kalmayı gerektiriyor sanki. Bir kenara yazdım, izleyeceğim.

Bolca kar keyfi diliyorum sana, çok sevgiler.

justine dedi ki...

Günaydın Saint;p

Umarım dediğin olmuş (hatta olmadıysa olsun!) ve ben tam anlamıyla dönmüşümdür buralara, çünkü burada nefes almak çok mutlu ediyor, keyiflendiriyor beni. Sesini duymak hep güzel, çok sevgiler Saint.

TheSaint dedi ki...

aynen Justine aynen...bu arada Groundhog day deyince bilirsin o film üzerine doktoram var :) sahne sahne ezberimde...

buralarda nefes almak güzel...yorum yapan standart ekip de burada olduğuna göre hayat devam ediyor...herkese selamlar...

justine dedi ki...

Bilirim tabii, profil resmine bakmak yetiyor zaten;p

Evet, herkes burada, olmayanlar da ya maille ya da başka bir şekilde illa belirtiyorlar fikirlerini, sohbet ediyoruz. Hoş şeyler bunlar;p

Selam ve sevgiler.

Mehmet dedi ki...

Merhaba.
Kitap, film, neşe, sağlık dolu günler diliyorum.
Aşagıdaki linkte bir söyleşi daveti var. Değerli dostum Tahir Ün (önemli bir fotoğrafçıdır) beni bu söyleşiye davet etmiş ama ne yazık ki katılacak durumda değilim. Aklıma siz ve aracılığınızla bu bloğu izleyen dostları bu söyleşiye davet etmek geldi. Zamanınız varsa, giderseniz kendisi çok memnun olur. Ayrıca benzeri bir söyleşi burada, Bandırmada da yapıldı, çok zevkli, ilginç ve bilgilendiriciydi.
Sevgiler.

http://hipofoto.blogspot.com/2013/01/soylesi-ve-deneysel-video-ornekleri.html

Mehmet dedi ki...

Söyleşi bilgileri şöyle

İZDOF etkinliği

Tahir Ün

Tarih: 17 Ocak 2013, Perşembe, 19:00

Yer: Türkan Saylan Kültür Merkezi
Adres: Kıbrıs Şehitleri Cad. 1440 sok. K:4 Alsancak
Telefon: 0232 422 52 36

justine dedi ki...

Sevgili Mehmet,
ilk önce dileğiniz için teşekkür etmeliyim; kitap, film, neşe ve sağlık dolu günler olsun bana, başka bir şey istemem;)

Söyleşi haberini vermeniz iyi oldu, hemen nöbet listemi açtım ve gününe baktım. O gün nöbetim yok, ama bir gün önce nöbetten çıkmış olacağım. Eğer çok yorgun olmazsam benim için harika olur söyleşiye gitmek. Size güveniyorum, eminim güzel bir etkinlik olacaktır. Haber verdiğiniz için sağolun, belki burayı okuyan ve İzmir'de yaşayan birilerinin ilgisini çeker ve sayenizde katılırlar.

Bir şey daha var, bugünlerde sevgiyle sizi anıyorum (kendi kendime tabii;)), bir zamanlar bahsettiğiniz ve benim o zamandan beri aklıma takılan kitabı okuyorum. Şaşkınlık, hayranlık ve zevkle. Müthiş bir roman Morel'in Buluşu, uzun süredir böyle güzel, tuhaf, şaşırtıcı bir kitap okumamıştım.

Çok sevgiler.

Mehmet dedi ki...

Kitaptan ilk kez söz eden, Alberto Manguel'di. Okuma Günlüğü adlı kitabında rastladım adına. Bu arda Manguel'in tüm kitaplarını, gözünüz kapalı alıp zevkle okuyabilirsiniz. Müthiş bir adam. Ama özellikle Okumanın Tarihi gerek içindeki çok özel bilgilerle, gerek kitap sever tüm insanlarda olan tutkuyu her satırında taşımasıyla öncelik vermeye değer.

Morel'in Buluşu garip bir kitap. o kadar kısa bir romana(roman demek de pek doğru değil ya) onca şeyi nasıl sığdırabilmiş, anlamak kolay değil. Beğendiğinize sevindim.
Selamlar.

justine dedi ki...

Evet evet, Manguel'in bahsettiğini biliyorum. Okuma Günlüğü tükenmişti İdefix'te, yoksa uzun süredir sipariş sepetimde duruyor. Ben de Okuma Günlüğü'nü bulamayınca yazarın Bütün İnsanlar Yalancıdır, kitabını aldım. Kitaplarımın gelmesini bekliyorum heyecanla. (şimdi düşündüm de, kitap kargosu beklemek güzel bir şey, gecikti diye sinirlensek de beklemek bile keyif veriyor insana;))

Morel'in Buluşu için beğenmek kelimesi yetersiz kalır, hayran kaldım. Henüz bitmedi, yavaş yavaş, sindire sindire okuyorum, bu gece bitireceğim. Biraz önce kısa da olsa, onun hakkında yazdım. Bir de, yorumlarınız mutlu ediyor beni, bunu söylemeliyim.

Sevgiler.