Çarşamba, Kasım 23, 2011

"güzel anılar gibi hüzünlü..."*

 
Biraz önce gitti Liliş. Çok üzüldüm. Bu sefer kolay olmadı. O hep güler, dalga geçer, oyun oynardı ayrılırken, bu gidişinde çok ağladı. Balkondan bakıyordum, özellikle bırakmak istemedim hava alanına, birkaç gün sonra ben de geleceğim yanına, diye seslendim. Ağlıyormuş ben konuşurken. Hissettim sanırım, hemen üzerime bir şey alıp, aşağıya indim. Öptüm, kokladım, oynadığımız oyunları yazacağım defterime Liliş, sen de yaz tamam mı, dedim. Oyunları hatırlamaya başladı. Onları sayıyordu araba hareket ederken. Çocuk işte, sadece çocuk. Uçakta uyumak istememiş, el sallayacağım, görür mü acaba beni, demiş. Düşünüp duruyorum, büyüyünce nasıl da körleşiyor insan. Hiçbir şeyi görmüyor.

Tamam, yemek yapayım belki sıkıntım dağılır. Şu, yukarıdaki şarkıyı dinlerim, neşeli, güzel, Lily gibi. 
.................................

A, bildiğin acı bu, "çocuklar korkunç, korkunç Allah'ım! Çok güzel bu şiir, içimden okuyup duruyorum yıllardır.

"...
Çocuklar korkunç Allah'ım
Elleri yüzleri saçları
Uyurlar bütün gece
Yok sana ihtiyaçları..."**

-----------------
*C. Süreya'nın Fotoğraf şiirinden.
**F.H. Dağlarca/Çocuk ve Allah

15 yorum:

Vuslat AKTEPE dedi ki...

Özlemek fiiline yabancı olmayan biri olarak, tüm gidişlerin yarattığı boşluğu bilirim. Çabuk kavuşmanız dileğim ile...

justine dedi ki...

Sağol Vuslatcığım, umarım öyle olur.

ck dedi ki...

İnsanın kendinden bir parçayı kucaklaması büyük keyif olsa gerek... Henüz o duyguyu yaşamadım Justine, fakat kısa da olsa ayrı kaldığım birisini tekrar bir araya gelince kucaklamak büyük mutluluk... Bir an evvel bir araya gelmeniz dileğiyle...

justine dedi ki...

Sağol Cüneyt, dediğin gibi kavuşmak gerçekten büyük mutluluk. "Kendinden parça", derken kişinin kendi çocuğunu kucaklamasını kastediyorsan onu ben de bilmiyorum valla. Fakat ben arada büyük bir ayrım olduğuna da inanmıyorum. Hastanede de çok söyler arkadaşlar, kendi çocuğu başkadır insanın diye, çok çirkin ve tuhaf geliyor bu düşünce bana. Senin bedeninden, senden ayrı, ama illaki bir yeri sana benzeyen bir insanın dünyaya gelmesi gerçek bir mucize evet, ama sadece o kadar. Gerisi boş, neler neler duyuyoruz şu dünyada hem.

A, uzattım yine;) Çok sevdiğin birini kucaklamak harikadır diyelim de ana fikir bu olsun;p

Yarın bir terslik olmazsa geliyorum ben Cüneytciğim, sergin aklımda. Bir değişiklik yoktur sanırım. Neyse, gelebilecek durumda olursam sana yazarım zaten. Birbirimizi buradaki fotolardan tanıyabilecek miyiz acaba, baya heyecanlı bir şeymiş bu;) Benim yabaniliğim ve ürkekliğim de eklenince daha da heyecanlı oluyor;p

Şimdi kahvaltı zamanı, çok sevgiler.

yagmur dedi ki...

Şarkı güzelmiş. Dans ediyor, hüznü dağıtıyoruz böylece. Lili lilili li :)

Adsız dedi ki...

Justine, Lilişka çok tatlı çıkmış gerçekten. Özlemek, kavuşabilecekken güzel. Ve sevmek daha tatlı oluyor içinde özlem de olunca. Beraber oyunlar oynayabileceğiniz daha nice zamanlara (: Müziği gerçekten çok beğendiğimi de belirtmek isterim .

şenay izne ayrıldı dedi ki...

dağılmaz ki sıkıntı. gider gene gelir filan. hem sana yazık değil mi? niye özleyen taraf sen oluyormuşsun? sorular, sorular, sorular....
hamiş : yapacak bir şey olsa yapardınız tabii ki de.

şenay izne ayrıldı dedi ki...

bu arada, garsonluk ve bulaşıkçılık yaparkene ben, kafede, genelde pink martini çalardı, şimdi dinleyince ayaklarıma kara sular indi gene. o günleri hatırlarım.

Adsız dedi ki...

"vedalaşmaların ilmini yaptım ben" diye bi şiir vardı, cevat çapan'dı sanırım. okurken fena oldum liliş'le zor ayrılığınızı... ben de eskişehir'de bizimkilerle trenin kalkışına birkaç dakika kala göz göze gelişimizi, el sallayışımızı hem seviyor hem de fena oluyorum.

istanbul seni bekler, hoşgeliyorsun şimdiden :)

justine dedi ki...

Zedkacığım, dileğin için çok teşekkürler. Söylediğin laf gerçekten doğru, özlemek kavuşma imkanı varken daha güzel.

p.s.: O müzikle çok dans ettik biz Lilişka'yla, harikadır;)

Sevgiler canım.

justine dedi ki...

Ah Şenay, dağılır mı hiç sıkıntı! Biri biter biri başlar, dert ağacıyım ben;p

Şekerim senin ağzında "tabikide" lafı bile başka bir anlam kazanıyor, tiki gençlerin kelimesi olmaktan çıkıyor sanki;)

Karşında bir çocuk varsa, muhatabın bir bebekse yani, özleyen kim pek fark etmiyor. Ama diğer durumlarda... Anlarsın sen o durumları ve haklısın çok yazık özleyene, bize.

Sarıldım.

justine dedi ki...

Canım Neo, çok öpüyorum seni, sarılıyorum.

Şimdi hemen duşa girip, bavul hazırlamalıyım, yine yine yeniden geç kaldım hazırlanmak için. Ne safım ben!

Tolga dedi ki...

hey justine, senin için:)
sevgiyle
t

so you failed. you wanna be really great?
have the courage to fail big & stick around.
make them wonder why you're still smiling.

***

tamam, başaramadın.
gerçekten büyük olmak istiyor musun?
son derecede başarısız olacak kadar cesaret göster
ve ortalıkta kal.
bırak, halâ neden gülümsediğini merak etsinler.

Elizabethtown filminden

Tolga dedi ki...

peri'ye yorum bırakılamıyor,söyler misin? sayfalarını ayarlasın.

justine dedi ki...

Teşekkürler Tolgacığım. Peki, söz verdiğin cami fotoğrafına ne oldu, hani okul başlayınca çekecektin. Firuz Ağa Camii'den bahsediyorum. Benim için onu da yaparsan sevinirim;)

p.s.: Söylerim tabii, ama biraz emreder gibi yazmışsın ben kibarlaştırayım. (Amaaan neyse, zaten elçiye zeval olmaz;) Peri, Tolga sayfana giremiyormuş, ayarlarını yapar mıymışsın?