Hayır, bilemediniz. Burada bir yanlışlık var, düzeltelim; sabah oldu. Kalkıp kendimizi o günün havasına uydurmalıyız. Ünlemsiz, heyecansız, eski şarkıların sakin sesiyle çay içelim. Eskiden çok dinlerdim aşağıdaki şarkıyı, on sekiz-on dokuz yaşlarında. Şimdi dinlemiyorum. Bu yaşın, duyduğun sesten bir şey çıkarmama durumunu seviyorum en çok. Şarkı en fazla şarkıdır, biliyorum artık.
Uzun Hikâye adlı siteyi daha önce görmediyseniz bir göz atın bence. Güzel yazılar var, konular da ilgi çekici. Ben bazen takılıp kalıyorum orada. Unutmazsam tabii.
Uzun Hikâye adlı siteyi daha önce görmediyseniz bir göz atın bence. Güzel yazılar var, konular da ilgi çekici. Ben bazen takılıp kalıyorum orada. Unutmazsam tabii.
Şarkı hemen aşağıda, keyifli dinlemeler, aman ha anlam aramadan;)
6 yorum:
Ben bu şarkıyı hala hem de zevkle dinliyorum!
Bir yanım büyümüyor galiba!
Şimdi nöbetteyim Vuslat, cevabı geç yazdım, Buket ve sen kusura bakmayın lütfen.
Kötü durumlar benim cephede, keyfim yok. Üstelik geçmiyor da. Çocuk yanımız, büyük yanımız, bize kalan bir yanımız ısrarla şaşırıyor. Eski bir şarkıyı zevkle mi dinliyorsun sen? Dur şimdi.
Joyce'un bir sözünü düşünüyorum; "Kalıcı olan hiçbir şey yok ki." Biliyorum, her şey gelir, her şey göçer, ama bilmek iyileşmene yetmiyor. Ne çok şaşkınlık, ne çok hayret, hepsinin sonu "böyledir kesin, bundandır" diyemediğin kötülük. Büyümeyen yanın da korunmak ister, senin büyümediğini sandığın taraf da acı çeker, kelimeler sadece ölçüp tarttığın bir manzarayı koyar önüne. Şarkı en fazla şarkıdır dersin, anlam aramıyorum dersin, sen bu kadar derinine inerken kendinin, yüzeyde bile fark etmediğin bir "şey" gelir canını yakar. Burası, bu yaşadığımız hayat ne çok kural, çizgi ve çerçeveyle belirlenmiştir aslında, zahmete değmez.
Ben şaşkınlıkla gideceğim, artık nereye gidiliyorsa, gözüm açık kalacak eminim.
Of, çok saçmaladım, hasta da geldi arada. Tekrar özür kuru gürültü için, sarılıyorum sana. Hoşçakal.
"tous les matins du monde sont sans retour"
"dünyanın bütün sabahları geri dönüşsüzdür"
daha ne olsun..
Evet.
Tous les matins du monde, ne hoş bir film ismi. Müzikleri de ne güzeldi.
Bu sabahı da yaşayayım ben öyleyse, daha yeni kalktım;)
Justine, neredesin?... :-(
B.
B.?
Buradayım tabii, milyon yıldır oturuyorum diyorum ya ben;)
Yorum Gönder