Pazartesi, Aralık 12, 2011

mesafeli bir aşk

 
Şimdi bir film seyrettim. Çok hoş bir film, unutmamak ve geçiştirmemek için hemen yazmalıyım. Nights and Weekends, uzak mesafe ilişkisini anlatan bir film. Tesadüf diye bir şey var gerçekten, var ki bu film, bu gece gelip beni buldu. Bayıldım!
İlk defa dört günlük bir boşluğum vardı, market dışında evden çıkmadım. Çay keyfi, dizi seyretme, vs. vs. derken, tüm yorgunluğumu atmayı istiyordum. (eh, hemen hemen öyle oluyor da, bir günüm kaldı sadece) Mentalist seyretmekten fenalık gelmişti, bir film seyredeyim, sonra bir bölüm dizi izler yatarım dedim. İyi ki öyle demişim, çok eğlendim bu filmi seyrederken. Arşivdeki filmlerden herhangi birine tıkladım, ne konusunu ne de oyuncuları biliyordum. Denk düştü, dolunay şansı;) Nights and Weekends, bir çiftin ilişkisinin, belli bir bölümünü anlatıyor. Başlangıcı ve sonrayı bilmiyoruz. Yönetmen, oyuncu ve senarist aynı iki kişi. Filmin başrolündeki kadın ve erkek, aynı zamanda senaryoyu yazıp, filmi de yönetmişler, ki bu çok önemli, çünkü film inanılmaz doğal, çok içten. Hareketli bir kamera çifti gözetliyor sanki ve izleyen bazen kadına bazen de erkeğe hak vererek izliyor olan biteni. Ben öyle yaptım işin doğrusu. 
Güzel film, izleyin bence, pişman olmazsınız. Son zamanlarda benim izlediğim en gerçek film üstelik. 

Bu akşam Alkım'a yorum yazarken, komik olduğumu düşünmüştüm, uzaktaki sevgiliye, "hadi yemeğe gel" mesajını çektiğim için. Ama böyledir işte, uzak mesafe ilişkisi yaşamadıysanız bilmezsiniz, yaptığınız her şeyde (güzel ya da kötü) onun da yanınızda olmasını istersiniz. Sizinle beraber mutlu olsun ya da üzüntünüze şahit olsun. Zordur ama çok istersiniz. Her iki-üç ayda bir gitmeler, dar zamanlara sığdırılan sevmeler, sevişmeler, her şeyi yapma isteği, film seyretme, yemek yeme, yemeği beraber hazırlama, soğuk havada amaçsızca dolaşma, güneşli bir günde şehri gezme, her şeyi işte. Kafada sorular sorular sorular, hiç bitmez. Bu ilişkiyi ben ayakta tutuyorum iddiası, ne zamana kadar sürecek bu durum kaygısı. Oysa hepsi öyle boş ki, sadece sarılmak ve durmak yeter aslında. 
Yetsin öyleyse. Tek dileğim bu.
----------------------
p.s.: -Filmleri indirerek seyrediyorum ben, ama bu film sanırım online film izleme sitelerinde var (emin değilim). İzlemek isteyenler o yola da başvurabilir. 
-Filmi seyrederken arka arkaya mesaj attım, o uyuyordu tabii, uzak mesafe ilişkisi demiştim, değil mi?;p
-----------------------

ve günün şiiri postama geldi, teşekkürler;)

Gölgelerin Gezintisi

(çeviri: Nazila Hamedan & Ulus S. Baker)

Yaşlı incir, seriyor ortaya sırrını hayatın,
Yağmuru çağırırken yeryüzü
Balık dolaşıyor, suyu yararak,
Rüzgar esmekte. Kırlangıç donuyor
Ve kayboluyor bakışım...

Balık suyun esiri, ben kederin,
Toprak olacak gözlerin, gülümsemen solacak,
Gölgeyi sana düşürdüm, putum olasın diye,
Geliyorum yamacına, çöl kokusunu duyarak...

Sana varıyorum, yapayalnız,
Seninle daha da yalnız,
Zirvene kadar, serilmiş hayatım, işte önünde...

Ve sen serilmiş, benden bana kadar,
Rastladım sana, tapınmanın sırrıyla,
Senden çıktım yola, acının cilvesine vardım.

Şeffafsın, hey, buna rağmen!
Acayipsin hey, buna rağmen!

Yolum yok senden dışarı,
Toprak yağmuru çağırıyor, ben seni, yolum yok!
Vücudunu ellerimin esiri yaptım,
Zamanı hapsetmek için,
Rüzgâr koşuyor
Kulunu dağıtıyor çabamın.

Dönüyor kırlangıç. Balık dolaşıyor, suyu yararak.
Fıskiye akıyor, doluyor son anım...

Sohrap Sepehri

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Birkaç küçük anının da işbirliğiyle onu hayatına katarsın. Biliyorum ben bunu bir yerlerden. (: Aynı anda hem durgun hem hırçın olabilen bir sevme biçimi. Yorucu, çok .. Her iki taraf da yıpranıyor ama o yüzünü gördüğün kısıtlı zamanlar, her şeye değmiş gibi ...

yetsin justine, benim de senin için dileğim bu olsun. (:

Ayça Yaşıt dedi ki...

"Fadime" diye çok sevdiğim bir Karadeniz türküsü var. Ha şunu deyi uşağım "mektup yazdım karadan, dağlar kalksın aradan", ha bu da görüntilisi. http://www.youtube.com/watch?v=9KDeRqj8ims

"yaktun ha beni yavrum, adam yakıliyi mi?" demesu yeter da.

Sevgiyle.

justine dedi ki...

Teşekkürler Zedka, içten dilediğini biliyorum.

Hava ne güzel bugün, İstanbul nasıl acaba? Hmmm, ama sen Ankara'dan yazıyormuşsun, şimdi baktım. Neden seni hep İstanbul'da diye düşündüm ki? Neyse, hava mis gibi, balkona çıkmalı!;)
Sevgiler.

justine dedi ki...

;)

Dün sabah Bach'la başladığım basit ve yalnız hayatıma (senin gönderdiğin link gibi o da hediyeydi) bu sabah bir karadeniz türküsü ile devam ediyorum;) Aşağıdakiler (ses gidiyorsa tabii) ne düşünüyor acaba?;p Hah ha, Kazım Koyuncu'yu severim, harika bu.

Çok öpüyorum seni, sevgiler.

nezleli karga dedi ki...

Justine İstanbul'da da tatlı bir hava var, güneşli!
Uzun mesafe ilişkisi inişli çıkışlıdır ve sanırım bir miktar da hayal gücüne dayanır
Sandalyelerle konuşmaktan, evin içinde sevinç içinde koşturmaya kadar -buldumcuk olma diye tabir edilen- türlü durumlara sebebiyet verebilir. Bekleme esaslı olsa da bence eğlenceli bir yanı vardır. Senin fantastik mesajların gibi mesela...
Güzel bir pazartesi diliyorum sana!

justine dedi ki...

Ne güzel, herkes balkona çıksın!;p Farkındaysan sadece balkona kadar hayal kurabiliyorum Alkım;)

Teşekkür ederim dileğin için, yarın 24 saat nöbet tutacağım, bugün gerçekten de güzel olmalı.

Sevgiler.

Clea dedi ki...

İstanbul'da hava çok güzel canım, sanırım çarşamba ve perşembe daha da iyi olacakmış, hadi gel buraya:)

justine dedi ki...

Ben oradayken sen çalışıyorsun şekerim, ı ıh, olmaz;p