Cumartesi, Şubat 05, 2011

bu gece İbrahim'in serin ve rahat ateşini düşün, benim gibi




"...
Sen bir çocuksun, annen sinirden bir de sevinçten doğurdu seni
yırtılan ipek sesiyle;

Bir çocuksun sen, bedeviler gibi ezberindeki şiirlerle bulmak
zorundasın çölde yitirdiğin yolu; yeryüzü şenliğinin azımsanamaz
bir parçasıdır yaktığın ateş, kıvrıldığın dönemeç, açtığın şemsiye,
kucakladığın yaşlı ağaç; iyi bir çocuksun; tuhaf çocuksun; ağzını
burnunu tıkasalar gözlerinle soluk alırsın; gözlerini bağlamaya
kalksalar el ve ayak tırnaklarınla; kalsiyum ve kalker destekler
seni, yeraltı suları destekler seni
..."

C. Süreya/Burkulmuş Altın Hali Güneşin


Bir şiir, bir resim, bir heykel, "bir tabak da spagetti" yetiyor insana. Bunu bilir bunu söylerim. Sonra sonra, bu soğukta duş peki?! Serin ve rahat ateşini düşünüyordum İbrahim'in ama olmadı, bu dizelerini yazdım şairin. Hem ben neden kafiyeli konuşuyorum böyle, kalksam iyi olacak.

6 yorum:

endiseliperi dedi ki...

alalaaa bu şiiri de hatırlamadım. valla:) aman allahım, ne oluyor bana:) hafızamın yiştik bölgesinde dolaşıyorsun, mahsustan mı yapıyorsun:)

öpücükler.

justine dedi ki...

Senin hafızan benim hafızam canım, arkadaşlar ne günler içindir hem?:p Şaka bir yana, keşke öyle olsa değil mi, "kim bu konuşan, kim!" dediğinde, çok güvendiğin biri oradan seslense; "şu!":)

Londoner dedi ki...

İbrahim

ibrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrahim
güneşi evime sokan kim

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı

ibrahim
gönlümü put sanıp kıran kim


Başlığı gördüğümden beri aklımda yukarıdaki şiir. Asaf Halet Çelebi'nin... Bilmem daha önce görmüş müydün? Keşke son mısraı yazmasaydı, diyorum kendi kendime...

justine dedi ki...

Hey, Londoner!
Özlemişim, iyi ki geldin:) Bilmez miyim o şiiri, nasıl güzeldir. Ben, "ibrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim" dizelerini ilk okuduğumda daha on sekiz yaşındaydım! Çocuk işte:) Çok sevmiştim çok. Bir mektupla bana gelmişti bu şiir ve ben de çoook uzun bir mektup yazmıştım yine bu şiirin etkisiyle. Polişka, kardeşim tanıştırmıştı beni Asaf Halet ile, ve iyi ki.
Sen nasılsın, nasıl geçiyor günler?

Bu arada, son dize çok güzel aslında, neden "keşke" diyorsun?

Sevgiler çok.

Londoner dedi ki...

Sevindim Asaf'la tanışmış olduğuna... Çok hoş, orijinal şiirleri vardır. Bir çırpıda "Cüneyd" ve "He" geldi aklıma ve tabii "om mani padme hum"...

Söylemeseydi de biz anlasaydık, biz yazsaydık kendi kendimize diye hayıflandığım için...

Yoğun ve yorgunum bu aralar. Şiir kaç gündür aklımda da ancak yazabildim sana. Onunla geziyordum, olmadık yerde dilimin ucunda. Yazdım artık bakalım yarın ne olacak?:)

Bu arada bir kitabın yalnızca adına, kapağına vurgun olmak. Hiç yabancısı olduğum şeyler değil...:)

justine dedi ki...

İki şiiri de bilmiyordum, şimdi okudum. Ne kadar güzeller. ("om mani padme hum"u biliyordum, sanırım en bilinen şiiri de o.)

Dilinde ve aklında şiir varmış (hem de harika bir şiir), sen yine şanslısın bazen öyle aptal bir şarkı takılır ki diline insanın, öldür allah kurtulamazsın!:)

Bak, bir konuda daha anlaştık, kitap kapaklarına ya da isimlerine vurgun olmak. Bu iyi bir şey:p

Hoşçakal, laf değil gerçekten.