Cuma, Kasım 12, 2010

sen orada düşünürken


O günü unutmak zor. Ondan önceki günü, daha öncesini, en eskiyi. Kar yağıyordu, en sıkıntılı zamanımdı, çocuktum, korkuyordum. Etraftan, insanlardan, kalabalıkta tek başına yürümekten. Sarhoş bir adam yürümemi engellemişti, evde ağlayarak anlatmıştım. Sonraki gün arabadan indiğimde yolun başındaydı. Üzerinde gri pardösüsü, elinde sigarası, başı önünde bembeyaz yolda yürüyordu. Koluna sarıldım, elimi tuttu. Başımı hafifçe koluna yasladım, beraber sessizce yürümeye başladık. Kar yağıyordu, güvendeydim, sonsuza kadar yürürdüm onunla. Babam sonsuz düşüncesiyle, benim için güvendi. Yanına uzanıp yattığımda, televizyondaki program bitmesin isterdim. Herkes uyurdu, o uyumasın saatlerce yatalım diye dua ederdim. Yılbaşıydı, trt dışında kanal yoktu, saat on ikiyi çoktan geçmişti, onun yanına yatmıştım. Başım kolunun üzerinde, düşünüyordum. İki dakika arayla soruyordum, "baba kolun acıyor mu?", gülüyordu. Sonra çok acıdı canı, hep sessizce gitti yatmaya. Başında acı vardı. Biz çocuklar gülüyorduk, sadece annem biliyordu. Ağlıyordu, bizim için her şey oyundu. Tek başınaydı, annem sabretmeye çalışırken, babam acı çekerken. İkisi de bu hastalığa hazırlıksızdı, "unutmak" oyun gibi geldi.

Babam "birgün" her şeyi unuttu.

Şimdi gecenin bu saatinde ben neden hatırlamaya çalışıyorum? Kar, onu gri pardösüsü ile gördüğümde de vardı, ölüsüne giderken de, bir yılbaşı günü ölüsünü ambulansla köye götürürken de. Hep kar vardı, unutmak gibi soğuk ve birden gelen. Ama hiçbir şeyi unutturmuyor işte, beyaz örtü gibi sarsa da.  Bütün bir hayatım karla geçti, şimdi karın hiç yağmadığı bu kentteyim. Yüzyıllardır buradayım, bekliyorum.

4 yorum:

endiseliperi dedi ki...

hmmm... çok kederli yahu justine. sigara yakıp bir daha okudum. kederli ama nefis bir yazı.

öpüyorum çok. lütfen üzgün olma şimdi.

sevgiler.

justine dedi ki...

Canım, sağol.

Ben de fark ettim bu hüzünlü hâlleri ve bak yukarıya güldüğüm bir fotomu koydum:)) Kendi kendine ispat çabaları, anla işte:p

Sarıldım.

Adsız dedi ki...

Neden damardan giriyorsun, neden kalbimi tırmalıyorsun,neden dağılıyorum, suçlu suçlu kalakalıyorum kırlangıç?

justine dedi ki...

Canım, tırmalanan kalp hepimizin, beynimizde aynı hasar var bizim.

Aa, bir de, suç diye bir şey yok sanırım, babam olsa böyle derdi, eminim.