(heykel British Museum'dan. foto ise şuradan.)
"...
-Yorgun düştüm, Valentin. Üzgünlükten yoruldum. Bilmiyorsun, içimin üzgünlükten nasıl acıdığını.
-Neren acıyor?
-Göğsümün içi, boğazım...acaba üzgünlükler neden hep bir noktaya tıkılır kalır?
-Çok doğru.
-Bak şimdi de... ağlamamı durdurdun, artık ağlayamam da. Ağlamayınca boğazımdaki yumru büyüyor sanki. Öyle acıyor ki Valentin, öyle acıyor ki...
..."
Örümcek Kadının Öpücüğü/m. Puig
Biraz önce bir film seyrettim, Never Forever. Binlerce film arasından neden onu seçtim bilmiyorum. Hep bir sebebi olur, öyledir işte. Yönetmen, konu, oyuncu vs. vs. Fakat bu sefer nedensiz tıkladım ve sevdim filmi. Kadın kocasına aşık, hatta belki seviyor. Çocukları olursa eğer, ilişkide var olan gerilim sona erecek sanki. Kadın öyle sanıyor ve sanırım adam da. Neden birbirlerine bu kadar aşıkken gerilim var, bilmiyorum. Olur ama, anlaşılır bir durum. Adam, intihar ediyor, kadın bir karar veriyor. Sonrası tuhaf, karışık ve karanlık.
Film çok stilize, fakat bu şıklık göz yormuyor. Biraz I Am Love filmine benzettim tarzını, kadının gözüyle görüyoruz her şeyi. Güzel bu.
Aslında bu gece, bu filmi seyretmem biraz tuhaf oldu, tam da kadınların, kadınları anlatması üzerine kafa yorarken denk geldi. Yönetmen benden bir-iki yaş büyük Güney Koreli bir kadın. Çok güzel anlatmış, alışkanlığın bir hayatı nasıl felç ettiğini. Bana göre tabii, çünkü bence hayatta her şey bir alışkanlık sorunudur.* (Başkaları filmde alışkanlıkla ilgili hiçbir şey bulmayabilir, şaşırmam.)
Şimdi buraya koyduğum müziğin filmle alakası yok, seyrederken aklıma geldi. Dmitri Shostakovich'in şu eseri. Ben çok seviyorum, dinleyin bence siz de seveceksiniz. Yazının başına koyduğum alıntının da hiç ama hiç ilgisi yok filmle. Yıllar önce okuduğum ve hatta filmini de seyrettiğim Örümcek Kadının Öpücüğü'nden Valentin ve Molina'nın konuşması. O da aklıma geldi filmi izlerken, ne yapalım akıl bu düzen filan işlemiyor.
Yağmur başladı birden, şimdi -yine birden- durdu. Saat kaç olmuş, yatalım öyleyse. Sonra ne? Sabah! İyi bir gün başlar ne de olsa.**
-----------------
*Bahsettiğim kitapta böyle bir söz geçiyor, sanırım. Kafam karışık şimdi, sonra bakarız.
** Bu da Edip'in Salıncak şiirinden. Herkes biliyor zaten.
Biraz önce bir film seyrettim, Never Forever. Binlerce film arasından neden onu seçtim bilmiyorum. Hep bir sebebi olur, öyledir işte. Yönetmen, konu, oyuncu vs. vs. Fakat bu sefer nedensiz tıkladım ve sevdim filmi. Kadın kocasına aşık, hatta belki seviyor. Çocukları olursa eğer, ilişkide var olan gerilim sona erecek sanki. Kadın öyle sanıyor ve sanırım adam da. Neden birbirlerine bu kadar aşıkken gerilim var, bilmiyorum. Olur ama, anlaşılır bir durum. Adam, intihar ediyor, kadın bir karar veriyor. Sonrası tuhaf, karışık ve karanlık.
Film çok stilize, fakat bu şıklık göz yormuyor. Biraz I Am Love filmine benzettim tarzını, kadının gözüyle görüyoruz her şeyi. Güzel bu.
Aslında bu gece, bu filmi seyretmem biraz tuhaf oldu, tam da kadınların, kadınları anlatması üzerine kafa yorarken denk geldi. Yönetmen benden bir-iki yaş büyük Güney Koreli bir kadın. Çok güzel anlatmış, alışkanlığın bir hayatı nasıl felç ettiğini. Bana göre tabii, çünkü bence hayatta her şey bir alışkanlık sorunudur.* (Başkaları filmde alışkanlıkla ilgili hiçbir şey bulmayabilir, şaşırmam.)
Şimdi buraya koyduğum müziğin filmle alakası yok, seyrederken aklıma geldi. Dmitri Shostakovich'in şu eseri. Ben çok seviyorum, dinleyin bence siz de seveceksiniz. Yazının başına koyduğum alıntının da hiç ama hiç ilgisi yok filmle. Yıllar önce okuduğum ve hatta filmini de seyrettiğim Örümcek Kadının Öpücüğü'nden Valentin ve Molina'nın konuşması. O da aklıma geldi filmi izlerken, ne yapalım akıl bu düzen filan işlemiyor.
Yağmur başladı birden, şimdi -yine birden- durdu. Saat kaç olmuş, yatalım öyleyse. Sonra ne? Sabah! İyi bir gün başlar ne de olsa.**
-----------------
*Bahsettiğim kitapta böyle bir söz geçiyor, sanırım. Kafam karışık şimdi, sonra bakarız.
** Bu da Edip'in Salıncak şiirinden. Herkes biliyor zaten.
2 yorum:
Canım,
Çok yoruldun sen son birkaç gün. Ama ne yaparsın beklenmedik zamanda yakalarlar, bazen peşini bırakmazlar. Bir de sen cidden temiz bir kadınsın! Bugün ananesi Lily banyoya girmeden önce " kokuyorsun, yıkanman lazım" deyince, bizimki "titiz hanım" dedi ananesine:)) Bir çocuk hikayesinden. Sana da benden gelsin titiz hanımcım! Bu filmi seninle izlemeyi ne çok isterdim. Sakin ve geniş İzmir havasında izlemeyi...
serap
Hah ha, çok güldüm valla. "Titiz hanım" yakışmış anneme, Lily de "karga gakguk" tabii;p
Çok sarılıyorum canım, ben bugün işteyim, çalışıyorum.
Yorum Gönder