Cuma, Mart 04, 2011

anlayış



Burada biz çocuktuk, burada kar denilen şeyi "tanımış" ve "tanımaya hazır olmayan" hâllerimizle duruyorduk. Burada biz, ciddi masumduk. Poliş(clea) kardan korkuyordu, beyaz, soğuk ve sonsuz diye korkuyordu sanırım. Şimdi böyle derim tabii, bu "şimdiki Justine'in" bakışı olur. Kurguyu kurup kurup bozabilen, muktedir insan analizi. O zaman bilmiyordum, gülüyordum sadece. Düz mantık; bir şey komik ya da değildir.

Kahve içip duruyorum, biraz sinirliyim şu sıralar. Sinir bana yakışmadığı için (ne bileyim, öyle olduğunu sanıyorum.) gülümsemeye çalışıyorum lüzumlu lüzumsuz. Bu komik oluyor tabii, gülüşün bazen yüzünde donuyor bazen de fazladan yoruyor. Conrad, evvelki gün sabaha karşı yatağa girdiğimde bana çok yardımcı oldu. Gemiye onun yardımıyla girdim ve oradakileri tanırken bütün dertlerimi unuttum. Kısa süreli ama güzel bir arınmaydı. Bazı cümleleri tekrar tekrar okudum; "...sessizdiler, ama alınyazılarının kötülüğünü yanıp yakılan ağlamaklı sesleri yüreklerinde tiksintiyle susturacak kadar merttiler. Salt kendilerine özgüydü alınyazıları; böyle bir yazgıya dayanabilme yeteneği, seçilmişlerin ayrıcalığı olarak görünüyordu onlara! ... Onlar, gizemli denizin ölümsüz çocuklarıydılar. Onların yerini, hoşnutsuz yeryüzünün koca çocukları aldı. Daha az isyankâr ama daha az masum, daha az günahkâr ama aynı zamanda daha az inançlı, konuşmasını öğrenmişler, ama sızlanmasını da öğrenmişler bu arada...".

Son günlerde takıldığım şeyleri söylüyordu bana ve beni onaylayan sesiyle. Şaşırarak ve düşünerek uyudum.

"...aslına bakarsan. her şey insanın zihnindedir. yani gerçek denilen hani insanlar arıyorlar da bulamıyorlar ya, insanın zihnindedir ve o kadar  çeşitlilikte gerçek vardır. böyle olunca da bir incinme hadisesini kafanın içinde evirip çevirip hale yola koyabilirsin. çözmek ya da çözmemek, kırgınlığı sürdürmek ya da sürdürmemek senin elindedir yani. bir "neden"in hacmi ile oynayıp onu genleştirip ya da katılaştırıp, olmadı su gibi akıtmak senin insiyatifine kalmış. o "neden" i  ilişkiyi sonlandırmak için de kullanabilirsin, bir karakter analizi malzemesi yapıp, onun uzantısı halinde düşünüp ilişkide insanların birbirini kabul etmeleri gereken sınırları şeklinde bir anlayış da geliştirebilirisin... biraz ısıt, sıvılaşsın, bak bakalım o "neden" nereye doğru akıyor. yani gönlünün isteği ne?..." *

Bunu kim mi yazdı? Conrad değil, Peri. Anlayış; birikimin, okumanın, görüp geçirmenin dışında bir şey istiyor. Hisle alakalı, duyusal bir şey. Bunu önemsiyorum.

----------------

Şimdi yemek yapmaya kalkmalıyım. Patlıcanlı, kıymalı bir şeyler yapacağım. Karnım çok acıktı ve yemek yaparken nasıl güzel arınır insan, bunu iyi biliyorum:) Hadi bakalım, değiş tonton!

*Peri'den.
*Yukarıdaki şarkıyı daha önce kullanmıştım. Çok güzel ve tuhaf şekilde hüzünlü geliyor bana. Çocukluk anılarına ve fotoğraflarına uyuyor. Cría cuervos filminde Saura da kullanmıştı ve çok uymuştu oradaki havaya. Filmdeki kıza (Ana) benziyor çocukluğum, yüzü, kırılgan neşesi. (hatta ekose eteğimiz bile aynı:p) Öyle güzel bir film ki, izleyin lütfen. Eminim seversiniz. Hatta kısa bir görüntü vereyim aşağıya, o filmden. Buyurun;

7 yorum:

endiseliperi dedi ki...

canım justine,
bu "ciddi" güzel bir yazı olmuş. mektubumdan böyle bir yazı için alıntı yapılmasından onur duydum. iri laflar ediyorum şimdi:p ama sahiden çok beğendim. fotoğraf ve senin o fotoğrafa bakışın ve büyümüş justine olarak yorumlayışın, nefis. hem conrad ile aynı yazı içinde geçiyor adım;) bayıldım.

teşekkür ederim. sarılıyorum.

* şimdi ikimiz de mutfaktayız. soğuk mutfaklarda. arçil'in hocası gelecek ve 2 saat çalışacaklar. mutfak masasını camın önüne taşıdım. güneş güzel batmadı. masaya abajur koydum. çay demleniyor. browni yaptım hoca ve bizim için. çay alacağım şimdi. sanırım çayı sıcak bir yakıt olarak kullanıyorum, böylece donup gitmiyorum. kitap okuyacağım. bu kitap nefis. hani james wood'un. çok gülüyorum. okumalısın mutlaka. alenen komik değil de adamın yaklaşımı çok komik. radyoyu, senin şarkını dinlemek için kısmıştım, açacağım şimdi. tüm gün temizlik yapmıştım. biraz sırtım ağrıyor. ama ev temiz. yaşasın!:) çamaşır yıkanıyor. böyle.

Clea dedi ki...

canım canım, çocukluk anıları ne tuhaf di mi? şimdi anlamlandıramadığımız şeyler çocuklukta bir o kadar anlamlı. kar şimdi huzur veriyor bana ama ne yazık ki uzun zamandır karın şöyle dolu dolu yağışını seyredemedim. İzmir "kar"ı özletiyor ama yağmuru çok güzel en azından. öyle bir yağıyor ki sanki şehri temizliyor bir anda.

seni o kadar az görebildim ki sanki rüyama girmişsin gibi geliyor. çok özledim, çok yoruldum. elimize kahvemizi ya da şarabımızı alıp film seyrettiğimiz günleri deli gibi istiyorum şimdi. güzel yazılarını bile okuyamıyorum. justine canım, kafamda olan tüm şeylerin dışında ayrı bir yerdesin sen. kendine ait bir yerin var. zihnimin en sakin, en huzurlu köşesi. buradaki her şeyden bunaldığımda oraya kaçıyorum. seni seviyorum canım.

justine dedi ki...

Periciğim, beğenmene sevindim. Conrad da nihayetinde senin benim gibi insan, ne olmuş yani yazar olduysa? Tabii ismimiz onlarla aynı yazıda geçecek, geçmeli:p
--------
Mutfakta çok oyalandım, hiç müzik, radyo, tv filan açmadım öyle, sessizdi ortalık. Kafamda çok ses var, sen biliyorsun. Yemek fokurduyor, pilav demleniyor, ben içten içe konuşuyordum yine, fısır fısır fısır, yok yok hayır, mıy mıy mıy mıy! Mırıl mırıl diyecektim, olmadı. Düşününce sakin değil iç sesim bunu anladım, rahatsız edici, yorucu. Fırını sildim, masayı hazırladım, yemek yedik annemle. Çayı demleyip banyoya girdim. Banyo hep rahatlatır beni, bu sefer yordu, suyun başımdan aşağı akışını hissetmedim bile. Çay acır diye düşünmeden diğer banyoyu temizlemeye başladım, diş fırçalamamı yarım bırakıp üstelik. Son birkaç gündür tüm hareketlerim yarım. Burada keseceğim, olmuyor. Diğer tarafa (mailine) yazacağım, oradan devam ederim.
Sarıldım.

justine dedi ki...

Polişka, canım kardeşim,
yeme beni lütfen! Sen yağmurdan da korkarsın çünkü, üstelik kocaman halinle:) Yanımda olmanı o kadar çok istiyorum ki şimdi, öyle ihtiyacım var ki sana.

Çocukken ne düşündüğümü söylerdim sana, hatırlarsın; bir yağmur yağsa bütün her yer temizlense, sularla aksa pislikler filan falan derdim. Fakat çöplüğün nereye akacağını tam saptayamamışım, şimdi anlıyorum. Küçük bir hesaplama hatası diyelim:)

Kaçtığın yer sana ait hayatım, her zaman orada bekliyorum seni. Sarıldım, kendini çok yorma tamam mı? Lütfen.

Vuslat AKTEPE dedi ki...

Oldukça sıcak...

Mehmet dedi ki...

Bir parça ekledim nete.
Biraz daha hüzün katacak şarkı belki. Ama neden aralarda, ortalarda gezinelim ki!

http://kiwi6.com/file/166y389laz
Mehmet

justine dedi ki...

Sevgili Mehmet,
ben sana cevap verdim sanıyordum. Kusura bakma lütfen. Linkteki şarkıyı dinledim (hatta şimdi tekrar dinliyorum), çok güzel. Fadolara benziyor sanki. Çok çok teşekkür ederim.
Sevgiler.