Salı, Mart 01, 2011

"sen benim üzerine çok kar yağan ilk kentimsin"*



"...
Bacaklarım uzun
nereye gitsem uzun
nereye gitsem gelip beni buluyor
çıkmaz bir sokakta ablam
..."

e. ayhan/ibraniceden çizmek

Hep zordur, kardeşlik bağıyla bile zordur, çünkü anlatmak çaresiz kalmakla eş değer. Anlatayım; senin kendi başına kaldığın hâller, tam o sıra yatılı okulda bir kız kardeştim ben. Televizyonda haberler savaşı anlatıyor, ihtimal kitaplarını önüne almış, ders çalışıyorsun. Babam unutuyor, köy evinde, sahi oraya nasıl gitmiştik biz? Sen biliyorsun, ben biliyorum, unutmam. Kapıları gürültüyle açıyorsun, her kapı sesinde kalbim atıyor, sana inanarak, ama kardeşim o benim, böyle diyorum kendime. Fısıldayarak. Bir şeyler döküyorsun, annemle sessizce yaptığımız anlaşma, zor zamanlar. Birbirimize "sevgiyle" katlanıyoruz.

Daha önce söylemişimdir, senin mektuplarınla dayanıyordum yalnızlığa. İlk sevgilimi öpüşümde cebimde sesin vardı. Kırlangıç diye sesleniyor, bende arınıyordun. Bütün arınmalar bitti şimdi, büyümeyi boş ver, daha çirkiniz artık. Banyodan saçında havluyla çıkan kız, ki o banyoda sular akmıyordu, hep hayal kurardı. Bir tiyatro ve eğlence düzenlemiş, sattığımız biletlerle -inan olsun- ciklet almıştık. Bak, mutluluk nasıl sakin geliyor. Sen unutursun ya... Senin günlüğünüm ben. Bakışımızda saklı yara, taslar taslar dolusu sular, geçmiyor. Bahçeye tepsiyle tabak taşınır, banyoya kovalarla, sular hep dışarıda. Nasıl arınacaksın bu şekilde? Nasıl? Seni benden başka, beni senden başka kimse anlamayacak. Bil bunu. Anlaşılmayacaksın, anlaşılmayacaksın, anlaşılmayacaksın.

Yeni konuştuk, cevabımı unutma; tarih oluşturmak zordur. Benim seninle, kahkahadan, gözyaşından, acıdan ve kavgadan, bırak bunları, unut, her şeyden oluşmuş bir tarihim var. Kimse giremez araya. İşte, bu tarih imini unutma.  

Ve üzülme, biz her işi "ala ala hey"** diyerek yaptık. Güzeldir bu.

Seni seviyorum canım, güzel ablam. Doğum günün kutlu olsun.

*Senin çok çok eski bir mektubundan.
**Ece'nin aynı adlı (ala ala hey) şiirinden.

12 yorum:

ck dedi ki...

Doğum günü kutlu olmalı tabi... Sadece böyle bir kardeşe sahip olması yeter doğması için... Ne güzel bir yazı olmuş Allahım... Okurken gözümden onlarca düşsel fotoğraf, kalbimden yüzlerce tatlımsı sızı geçti yaşadıklarıma dair... Anne kokusu, baba sıcağı, kardeş gülücüğü sindi üstüme başıma, zihnime, kalbimli böğrüme...

İyi ki doğmuş; doğum günü kutlu olsun...

Vuslat AKTEPE dedi ki...

Tarih oluşturmak zordur... Ne güzel olmuş...
Dün benim kardeşimin doğum günüydü. Bloğuma karalayacaktım ki senin yazını gördüm. Yazamadım bir şeyler. Üzüldüm yalnızca. Ben ve kardeşim asla yakın olamadık. Birbirimizi çok sevdik ama hep uzaklıklar, sürgünler vardı aramızda. Hemen hiç bir doğum gününde yanında olamadığımı anımsadım tekrar. Dün de dahil.
Sen ve kardeşin arasında ki ilişki ne denli güzel ve insancaymış. Adınıza sevindim. Adıma üzüldüm...
Sevgiyle...
Kardeşliğinizi, bağınızı ve kardeşinin doğum gününü kutlarım...

endiseliperi dedi ki...

canım, nefis bir yazı. nefis! doğumgünü kutlu olsun çok serap ablanın, neşeli olsun her şey. ben tam çıkmak üzereydim, sana seslenmeden gitmeyeyim, dedim. gelince yine konuşuruz. çok öpüyorum.

sevgiler.

justine dedi ki...

Hepinize teşekkürler, Serap adına tabii:)
Gidiyorlar bugün, Lily de gidiyor ve ben her yolculuk telaşında kötü hissederim. Giden ya da kalan olmak fark etmez, tuhaf oluyor işte.
Böyle yani.

Adsız dedi ki...

Justine ben seni ne çok seviyorum! Senin sesini, kokunu, bakışını ve yaşama dair sakinliğine inat, sahici neşeni, çocuk sesli gülüşünü... Biz İstanbul'dayız artık ya, giderayak yazamadım, aceleye gelsin istemedim. Dün gece eve vardığımızda Lily'yi yatırdıktan sonra düşüne düşüne yazayım dedim. "Bloğa giriş mahkeme kararıyla engellenmiştir" uyarısıyla karşılaştım. Sonra Dave yardımcı oldu, fakat çok yavaş bu sefer. Fotoğrafı görmem bile epey zaman aldı. Ne diyeceğim, senin bu yazın üzerine ben ne yazsam olmaz kırlangıcım. Benim her daim güzel, eskiden banyodan çıktıktan sonra bana göründüğü kadar güzel kardeşim. Bu yazıya bir süre ara verdim ben. Nedeni Lily'ye çadır kurmak gibi iyiniyetli bir girişimdi. Fakat çabuk pes ettim:)) Bilirsin bu konularda annem ve sen kadar yetenekli değilim. Hatta kırıntısı yok! Seni çok seviyorum benim güzel yüzlü hafızam! Cüneyt, Vuslat ve Peri ne kadar güzelsiniz! Aldığım en içten doğum günü dileklerini yolladınız. Yazıya karışarak bana dokundunuz. Teşekkür ederim.
Serap

Adsız dedi ki...

Serap! (yoksa Rakel mi demeliydim? :P)

Yeni yaşını kutlarım. Geç oldu, çünkü bilgisayarıma ancak bugün kavuşabildim. Teknik, sıkıcı işler ve terzinin kendi söküğünü dikememesi bahsi :) Umarım hera şey senin için güzel olur. Deyvo'ya selamlar, Lily'yi öpün benim yerime. Olmadı telefonla konuşuruz onunla :P

yavaşlık için deyvo şu dns numaralarını deneyebilir, iyi kötü işe yarıyor:

ilki için 62.248.102.190
ikincisi için 8.8.8.8

yasaklı siteye girerken ise ikincisini ilk sıraya yazması yeterli olur, muhtemelen öyle yapmıştır.

her şeyin mesajı oldu bu, kusura bakılmasın :) bandista'nın şarkı yaptığı baker'in diline dolanan meşhur laf geldi aklıma, külliyen serbest çağrışım: "herkes her şeyleşiyordu". neyse ki "kendinde şey" olabiliyoruz hala, yani "şey" olabiliyoruz, kafam karıştı canım, bir şey oluyoruz işte, adını sen söyle, hayır lily söylesin! "sanıyım güzel bi'şey" diyecek, eminim!

c.

endiseliperi dedi ki...

justine, ne güzel bir mektup bu, serap'ın yazdığı. çok duygulandım okurken.

nasılsın?merak ediyorum, ne yedin ne içtin, nöbet nasıl geçti, gazete almak için yürüdün mü, neler gördün, yokuşta panik yaptın mı, yoksa bir şey düşünüyordun da, nasıl çıktın anlamadın mı, evde yalnız olmak nasıl? çok özledim.

sarılıyorum çok. kocaman sevgiler.

justine dedi ki...

C.,
seninle konuştuk, buradan farklı bir şey yazmayacağım, biliyorsun. Sarıldım.

Peri,
canım sıkkın biraz. Yalnız sayılmam, annem var ve o inanılmaz iyi. Yakında gidecek tabii, ilk defa bu kadar uzun kaldı, Serap ve Lily ile gidecekti, biraz daha kalayım dedi. Nöbet sıkıntılıydı, geç kalktım, geç kahvaltı tabii. Sana yazacağım bir sorun olmazsa. Annem şimdi Rüya'yı görmeye gitti, belki akşam onu almaya giderim ve yazamam, geceye kalır. Ne bileyim, bakarız.
Çok sarıldım.

Adsız dedi ki...

Sen yaz yaz, sonra gönderilemesin, bir terslik olsun, çok sinir oldum ya, neyse. Tekrar aynısı olmaz ki! Neyse,
Justine, canım,
Ben senin canının neden sıkkın olduğunu biliyorum:)) Odana kaçıp kaçıp seni uyandıran, oynamak isteyen bir sarışını uğurladın ya. Hiç kızamadığın, kıyamadığın bir çocuğu, neşenin kaynaklarından birini. Dün kum boyasıyla bir ayıyı boyuyorduk. "Kim aldı bunu acaba, unuttum ben" dediğimde "Belki Justine almıştır annecim" dedi. Justine'den anlamıyor şimdilik ama, anladın sen!
Merhaba C.,
Ne güzel senden haberlenmek! Verdiğin bilgiler için teşekkürler. Ben o kadar kötüyüm ki bilgisayarda, Justine Cihan Lily'nin benden iyi olduğunu düşünüyor:)) Lily'ye "bak C. öpüyormuş seni, olmadı telefonda görüşürmüşsünüz" dediğimde gülesi geldi, güldü. Bence güzel bi şeyiz biz! Lily kesin böyle derdi.
Peri,kucakladım.
serap

Clea dedi ki...

allahım her şeye geç kalıyorum:) neyse, güzel ablalarım benim, harika bir doğumgünü yazısı ve bir o kadar harika yorumları. rakel tatlım iyi ki doğdun sen, iyi ki varsın. bir doğumgünü borcumuz olsun sana. herkes başka bir yerlerde şimdi. bir gün çok sarhoş olmak istiyorum, senin geç kalmış doğumgününde olabilir bu:) seni seviyorum. justine seni de tabii!

justine dedi ki...

Öpüldün Polişka, ben de seni seviyorum şekerim ve çok sarhoş olmak istiyorsun demek, vay ki ne vay:p

Adsız dedi ki...

Güzel kardeşim benim, meleğim...
Seni çok özlüyorum Clea. Tamam meleğim sen iste yeter ki, içelim güzelleşelim.Sen hep sınırlı, sorumlu içersin, ben hep hızlı ve başağrısına koşarak... Bu sefer sarhoş olmak istiyorsun demek. Heyecanla bekliyorum.
Rakel