Çarşamba, Ocak 12, 2011

yaşam sert, iki dakikada...


Yaşam sert, yaşamı sert yaşamak gerek.  Kim bilir nereden duydum bu lafları, ya da belki kendim uydurdum. Her şey mümkündür. Bugüne iyi başlamıştım, akşam bile iyi geçti. Gece bitebilir gibiydi. Ama olursa iki dakikada olur her şey. Görünürde kimse olmaz, ses duyulmaz, dokunmaz, kafanda ters bir rüzgar. Nereden düşünüyorsan artık. Beyin mi, kalp mi, bacak mı, benim şimdi inandığım gibi, buraya yazdığım gibi, kafan mı, nereden düşünce gelip oturuyorsa bir yer bulup artık. Oraya ters bir rüzgar esiyor. Anlamsız konuşuyorsun, anlamsız yazıyorsun, anlamsız bakıyorsun. Ah, iyi ki kimse yanında değil. Bu nöbetler beni etraftan, onları benden koruyor. Oda çok sessiz, müzik sadece senin sevdiğin, kulağında çalıyor, sabaha karşı git evine, yat yatağına kalkma bir daha. Yani, gerçekten buna herkes inanıyor mu; ben olmasam tufan! Yok canım.

Ben o kemanı çalsam iki dakikada çalardım. Sanırım birini bekliyorum. Bir iltimas geçse inandığım tanrı, bir bana baksa. Ama ötekinin duası?

Tabii.

14 yorum:

Unknown dedi ki...

Seni ilk kez böyle takarken görüyorum ve bu sana uygun değil sen eski halinle daha iyisin ve bazen kendini nasıl hissettiğin değil insanların sana baktığında hissettiğidir.

endiseliperi dedi ki...

justine, canım... geçti mi? nöbet geçiriyorsun. geçecek.

sevgiler çok. öpüyorum.

justine dedi ki...

Metin, ben nöbetleri uyuyarak geçiştiremiyorum, böyle geliyorlar arada. Hoş bazen nöbete gerek kalmıyor ya:)
Şimdi iyiyim ama, fena değilim, dünya işleri olur öyle:p

justine dedi ki...

Peri, nöbet geçiriyorum evet:)) Güldüm ben bu lafa, iyiyim şimdi, çay içiyorum ve çok sarıldım.

endiseliperi dedi ki...

nasıl oldun, şekerim?

justine dedi ki...

İyi oldum canım, milföy börek yapacağım, tarif bakıyorum güya(!) nette:) Oyalanıyorum işte, börek bahane. Patates salatası çok severim ben, onu da yaparsam kesin muhteşem olurum, her şey düzelir yani:p
Sevgilimle de aramız limoni, o aptal post yüzünden, yazmayayım bir daha öyle kötü şeyler, akıllandım:p
Sen nasılsın? Ablan oğlak burcu demek. Ne inatçı, ne dik kafalı burçtur ve ben ne çok severim oğlakları!:) En yakınlarım oğlak, Deyvo da öyle, kısaca ben oğlaklarla çok iyi anlaşıyorum. Doğum günü kutlu olsun canım, senin gibi güzel gülüyor, hep gülsün.
Sarıldım.

endiseliperi dedi ki...

teşekkür ederiz, justine. oğlak evet ama, pek benzemiyor sanki. tina kucağımda uyuyor, nasıl uykumu getirdi bu. kalkamıyorum da, masayı toplamam lazım oysa. salçalı sosis yapıyorsun ya hani kahvaltıda, biraz incelttiğin milföylere koyup pişirirsen fena olmuyor galiba, arçil çok sever. ben nutellalı seviyorum. patates salatası da güzeldir. sanırım yarın patatesli börek yapacağım, brokoli salatası bir de. hmmm... sevgilinle kavga edince çok kötü oluyorsun, etmemeye çalışmak lazım. ben her seferinde söz veriyorum kendime asla üzmeyeceğim diye bir daha onu, kaçak da öyle, ama bir bakıyoruz abuk subuk bir şey yüzünden tartışmaya başlamışız. sonra coşkulu barışmalar... neyse oluyor işte.

canım, iyi olmana sevindim. güzel de bir film izlesen, çay demleyip, belki bisküvi filan yanında, ha? kuruyemiş, meyve... çok iyi gelir. bir de B vitamini alıyorum ben canım sıkkın olunca, iyi geliyor.

öpüyorum çok, yaz buraya zaman zaman, iyi oldun mu bileyim, merak ederim.

Clea dedi ki...

"Gelmiş bir kadinla konuşur Misrâyim'den. Yorgunlugu kusursuz bir at mor.
Uyuyakalmiş kayaliklarda."
canım, bu yorgunluğumuz ne zaman geçecek?

yagmur dedi ki...

Iyi olmani diliyorum, yine muzip yazilarla donmeni bekliyorum. evet, evet!
Hem yukardaki fotograf da oyle diyor.Umutla bakiyorsun ya orda.

endiseliperi dedi ki...

oooo fotoğrafa bakınız! yakmışsın ortalığı justine. çok hoş.

sevgiler.

justine dedi ki...

Yağmur çok tatlısın, iyi dileklerin için teşekkürler canım:)

Peri, ev kabus gibi! Ablam gelmişti ya, o hasta, Lily hasta, annem fena hasta, Poliş sete gidecek yakınlarda o hasta oluyor. Kabus! Bir araya geldik böyle olduk, kısaca bize yaramadı voltron'u oluşturmak:p

Fotu yazı hatırlamak için ve orada -sanırım- Yaratık okuyordum, ne güzel günlerdi:)

endiseliperi dedi ki...

amanın! herkese geçmiş olsun. güldürdün yine de beni:)hmmm... ben yaratık kitabını bir kış vakti okudum. mayon kaplan desenli mi?:) geçen gün kaplan desenli gecelik gördüm, şuh bi şey, ayy alsam mı derken buldum da kendimi, kendime güldüm. insan bazen kendisini başkası sanıyor:)pamuklu kumaştan çiçek desenli geceliklerin, ekose desenli pazen pijamaların insanı olduğunu unutuyor. ama giysi dediğin de oyun biraz, oyuncaklı bir şey.

voltran elemanlarının hepsine sevgiler.

justine dedi ki...

Yaratık romanı, "yazın" insanı biraz şuh yapıyor tabii. Leopar desenine (kaplan değil, şekerim, bu konularda çok cahilsin:p)biraz temkinli yaklaşırdım ben de fakat romanı okumaya ne zaman başladım (2005 yazı diyelim:p) işte o zaman hemen o bikiniyi (mayo gibi görünebilir, biraz photoshop yaptım, muhafazakarım ben:p) aldım! Geçenlerde leopar desenli bir ayakkabı gördüm bir kadının ayağında, çok ucuz görünüyordu, biraz dedikodu yaptım içimden (kendimle tabii) sonra da aklıma Ortaköy'de sevgilimle yaptığımız konuşma geldi. Anlatayım mı? Yok uzun sürer anlatması şimdi, kısaca ben de bazı şeyleri kendime yakıştıramam (o bikini muhteşemdi,çok yakışmıştı bana, onu ayıralım:p), komik, basit bulurum. Fakat sanırım bu giydiğin şeyi nasıl giydiğinle (kombin?) alakalı. Bu konu uzar ama özetle çiçekli filan da değil, düz, pijama hayranıyım ben. Ve bir tüm gün koca İzmir'de sade, desensiz pijama aradığımı bilirim! Yok, kesinlikle sade pamuklu güzel bir pijama yok, bulamadım.
Konu buraya nereden geldi? Hah, sade olmak iyidir. Bir şeyi yakıştırıyorsan eğer kendine leopar ya da değil onu giymek de iyidir. Giysi oyun gibi bir şey, evet, öyleyse oynamak çok çok iyidir.

Sonuç olarak, relax:p

Voltron üyelerinden de sana sevgiler canım, onların adına ben söylüyorum, iyi olsalar kesin teşekkür ederlerdi. Yatıyorlar koğuşta gibi!

Adsız dedi ki...

Canım benim,
Bir sen kaldın sağlam. Koğuşun meleği gibi dolaşıyor ve ilaçlarımızı, suyumuzu veriyorsun. Seni seviyorum ve nöbet geçirmediğini biliyorum.
serap