(foto şuradan)
Evde yanıyorum, bildiğiniz eriyorum sıcaklardan. İnsan böyledir işte, kışın soğuktan, yazın sıcaktan dert yanar, ki haklıdır da (hızlı bir dönüş yaptım;p), nerede şöyle mis gibi esen rüzgârlarıyla bahar havası? Olsa nankör değiliz, kıymet biliriz yani. Neyse, hava durumları sıkıcı, kısa kısa bu cephede;
-Tatile giderken elimde Mezbaha No. 5 vardı, yazmıştım buraya da. Çok mutluydum ya Vonnegut okuduğum için, hah işte o günden sonra kitabı elime almadım, alamadım. Aferin bana:/
-İstanbul'da sadece dergi okuyup, gezmiştim. Eve döndükten sonra ise, çok önceden okuduğum ve çooook çok sevdiğim eski bir romana takıldım. Neden, niye bilmiyorum ama aklıma İgnatius geldi, aklıma gelince de tekrar okumak şart oldu. Baştan başlayıp, düzenli bir tekrar okuma yapmıyorum, fakat şuradan bir bölüm, buradan bir iki sayfa derken, neredeyse kitabı bitirdim. Alıklar Birliği'ni tekrar okuyorum ve bu kitap gerçekten muhteşem.
-Alıklar Birliği için her on yılda bir okunmalı denmişti, beş yıl önce okumuşum ben, erken mi döndüm nedir?;p (yazın kötü espri yapıyorum. kendimi bilirim, gerçek bu)
-Şu son günlerde herkes gözüme korkunç görünüyor, korkunçluk bende sarkazm mı yaratıyor, yoksa sıcaklar mı beni delirtti bilemem artık, tartışıp duruyorum insanlarla. İştekilerle tabii, başka kimi görüyorum ki zaten. Kavga şeklinde değil bu tartışmalar, ama can sıkıcı, yorucu. Hmmm, saçma insanlar, birden karar verdim sıcakların filan suçu yok.
-Bu günlerde hoşuma giden tek şey, akşamın serinliğinde (oldukça geç bir saat oluyor bu) tavla oynamak. Herkesi yeniyorum, ne kadar yetenekliyim ben yahu!;p
-Hastanede rutin kontrol zamanları var. Altı ay sanırım peryodu. Çok çok iyi zamana denk geldi bu seferki. Zaten doktoruma gidecektim, tahlil işi aradan çıktı. Sağlık ve hastalık durumlarıyla ilgili her cümlenin sonunda yazmalıyım; allah kimseyi hastanelere (özel ya da değil fark etmez, ya da biraz fark eder) düşürmesin, zor ve sıkıcı işler bu işler.
-Eskiden postaneye giderdim para çekmeye, benim için kısa ama önemli bir görevdi bu. Şimdi onu bile astım, kaç gündür gitmem gerek, erteleyip duruyorum.
-Rüyamda çok odalı bir evde yolumu kaybetmiştim. Evde üç nesil birlikte yaşıyordu sanki ve hepsi de görmüş geçirmiş tiplerdi (valla;)). Uyanınca aklıma Ruhlar Evi geldi, Clara'ya benzeyen bir kadın vardı rüyamda, benim çıkmak istediğim kapıyı psişik güçleriyle kapatıp duruyordu. Hiç hırslı değilimdir, o kapattıkça başka bir kapıya yöneliyordum ben de;p Romanı Gerede'de okumuştum, bin yıl oldu okuyalı, nereden gelip girdi acaba rüyama? Radyoz'de adını görüp bilinçaltıma mı attım yoksa? Kim bilir, rüya en gizemli, en korkunç, en tuhaf evren, bana göre.
-Sağlık demişken, eylül ayında bir karar vermem gerek, biri benim için verse ya bu kararı, nehoşolurtanrım;p
------------
Şimdi itiraf zamanı, oldukça boş geçiyor günlerim. Yaz biraz da boşluk mu demek acaba?
-İstanbul'da sadece dergi okuyup, gezmiştim. Eve döndükten sonra ise, çok önceden okuduğum ve çooook çok sevdiğim eski bir romana takıldım. Neden, niye bilmiyorum ama aklıma İgnatius geldi, aklıma gelince de tekrar okumak şart oldu. Baştan başlayıp, düzenli bir tekrar okuma yapmıyorum, fakat şuradan bir bölüm, buradan bir iki sayfa derken, neredeyse kitabı bitirdim. Alıklar Birliği'ni tekrar okuyorum ve bu kitap gerçekten muhteşem.
-Alıklar Birliği için her on yılda bir okunmalı denmişti, beş yıl önce okumuşum ben, erken mi döndüm nedir?;p (yazın kötü espri yapıyorum. kendimi bilirim, gerçek bu)
-Şu son günlerde herkes gözüme korkunç görünüyor, korkunçluk bende sarkazm mı yaratıyor, yoksa sıcaklar mı beni delirtti bilemem artık, tartışıp duruyorum insanlarla. İştekilerle tabii, başka kimi görüyorum ki zaten. Kavga şeklinde değil bu tartışmalar, ama can sıkıcı, yorucu. Hmmm, saçma insanlar, birden karar verdim sıcakların filan suçu yok.
-Bu günlerde hoşuma giden tek şey, akşamın serinliğinde (oldukça geç bir saat oluyor bu) tavla oynamak. Herkesi yeniyorum, ne kadar yetenekliyim ben yahu!;p
-Hastanede rutin kontrol zamanları var. Altı ay sanırım peryodu. Çok çok iyi zamana denk geldi bu seferki. Zaten doktoruma gidecektim, tahlil işi aradan çıktı. Sağlık ve hastalık durumlarıyla ilgili her cümlenin sonunda yazmalıyım; allah kimseyi hastanelere (özel ya da değil fark etmez, ya da biraz fark eder) düşürmesin, zor ve sıkıcı işler bu işler.
-Eskiden postaneye giderdim para çekmeye, benim için kısa ama önemli bir görevdi bu. Şimdi onu bile astım, kaç gündür gitmem gerek, erteleyip duruyorum.
-Rüyamda çok odalı bir evde yolumu kaybetmiştim. Evde üç nesil birlikte yaşıyordu sanki ve hepsi de görmüş geçirmiş tiplerdi (valla;)). Uyanınca aklıma Ruhlar Evi geldi, Clara'ya benzeyen bir kadın vardı rüyamda, benim çıkmak istediğim kapıyı psişik güçleriyle kapatıp duruyordu. Hiç hırslı değilimdir, o kapattıkça başka bir kapıya yöneliyordum ben de;p Romanı Gerede'de okumuştum, bin yıl oldu okuyalı, nereden gelip girdi acaba rüyama? Radyoz'de adını görüp bilinçaltıma mı attım yoksa? Kim bilir, rüya en gizemli, en korkunç, en tuhaf evren, bana göre.
-Sağlık demişken, eylül ayında bir karar vermem gerek, biri benim için verse ya bu kararı, nehoşolurtanrım;p
------------
Şimdi itiraf zamanı, oldukça boş geçiyor günlerim. Yaz biraz da boşluk mu demek acaba?
(foto şuradan)
(yetenekli demişken... benden de yetenekli insanlar varmış! eh, sadece yüzüyorum ben, ve sahilde uzanıp kitap okuyorum, bu ve bunun gibi hareketlere ise hayranım;))
10 yorum:
yazın aynı isteksizlik ve bunalma durumları bende de var. yazıyı çok açık ve akıcı yazmışsın justine ama sağlık konusunu merak ettim. isterim ki önemli bişi değildir. sigara bırakma olsun umarım.
sevgiyle.
tolga
kış boyu yazı özledik, yaz geldi kışı özlüyoruz...
sıcak hiç bir şey yaptırmıyor...ne yazı, ne blog, ne kitap, ne iş...
aslında haziran - ağustos arası komple tatil olacak, zorunlu işler dışında herkes tatil yapsın...adı da 3 aylık siesta...
zaten önümüzdeki günlerde yine bol seyahat, bol uçak, bol otel odası, bol özlem var...
neyse justine yazı yazmış ya azcık esti...
Hey Justine canım! ( Lily öyle güzel vurguluyor ki bu canımı,ben de öyle sesleneyim dedim sana) Seni çok özledim, özledik. Bugün bir arkadaşımla buluştuk. Ne ilginç ve harika, bugün aynı saatlerde, sen yazında ben sohbetimde Alıklar Birliği'nden bahsetmişiz. Ne güzel, ne orjinal ve bizlik bir kitap değil mi? Yaşasın İgnatius!
Sarıldım...
serap
İyi tatiller... Garip az önce rüyamda seni gördüm. O yüzden bloğu açtım zaten. Bilinç altı hep komik gelmiştir bana. Hoş üstü de öyle ya...
Neyse iyi tatiller tekrar...
Not: tatil boşluktur gerçekten...
kararı senin için verdim gitti: evet de:)
Yok, Tolga sigara içmiyorum ben. Çok önce(18-20'li yaşlar), biraz içmişliğim var, ama şimdi hayır. Başka başka durumlar bahsettiğim şeyler, ve ben de umuyorum ki önemli bir şey olmasın.
Sen nasılsın Tolga, yoktun sanki bir süredir? Teşekkürler ilgin ve dileğin için.
Sevgiler.
Evet Saintciğim, çok haklısın sıcak hiçbir şey yaptırmıyor ve bilirsin medeniyet kış toplumlarının eseridir, yazın iş yapılmaz ve uygarlık kışın ilerler;p
Demek yine yollarda olacaksın... Hmmm, üzüldüm bak. Eşin, kızın ve diğer dostların, onlar için de çok zor. Neyse, iyi tarafından bakalım duruma, seyahat harikadır, yeni yerler görmek, farklı insanlarla tanışmak da öyle. (şimdi oldu sanki, düzelttim bozduğum şeyi;))
Yazımın rüzgârı hep üzerinizde olsun bayım! Benim için hiç yoktan mutluluktur bu, sen sevinirsen ben de sevinirim;)
Çok sevgiler.
Yaşasın İgnatius!
;))
Çok özledim sizi, Liliş'imin 'canım'larını, her şeyini. Bir de burada senin sesini duymayı, canım benim, seni seviyorum ben.
Çok sarıldım sana, Lilişka'mı öpüp, kokluyorum.
Vuslat, canım, sen iyisin değil mi? Sesin bir tuhaf geliyor, durgun, donuk, tanıdığım adama ait değil sanki.
İyi ol lütfen. Geri kalan her şey boş, safsata, anlamsız.
Rüyanı da merak ettim bak;) Mektupla anlatsana bana, bekleyeceğim.
Sevgiler.
Peki Guguk Kuşu, öyle olsun;)
Sevgiler.
Yorum Gönder