(Neşe ve tasa kuşlarıymış bu kuşlar, ismi duyduğum gibi vuruldum bu resme**, üstelik sadece ismi değil kendisi de çok güzel. Sanırım salona ya da evin herhangi bir yerine asacağım bu resmi. bakalım.)
Küçük küçük şeyler...
---------------------
- Hastalık beni iyice miskin yaptı, koltuğa yapıştım kaldım. Alışverişe çıkalım dedik Poliş'le çok yanlış bir gün (geçtiğimiz pazar) seçmişiz. İnsan seliyle karşılaştık birden, korkunçtu. Kimseye çarpmamak için ve kimse de bana değmesin diye büyük çaba harcadım. İnsanlardan böyle korkuyla kaçmamın nedeni benim yabaniliğim değil elbette, ameliyat sonrası hâlâ ağrılarım var ve morluklar -neden bilmem- çok yavaş geçiyor.
- Tüm bunların yanında yabani olduğumu neden inkâr edeyim, öyleyim evet;p
- Mentalist ikinci turunda. Poliş, izlemediği bölümleri bitirmek istediği için ona eşlik ediyorum, hiç ama hiç sıkılmıyorum aynı şeyleri tekrar seyrederken. Patrick şeker gibi, bayılıyorum onu izlemeye. Eğer hâlâ izlemeyen varsa bu keyifli diziyi, benden tavsiye bir an önce izlemeye başlasın. İlerleyen bölümlerde Red John'un kim olduğu iyice anlaşıldığında, her şey için çok geç olabilir;) (bu yazıyı bitirdiğim gibi, koltuğa iyice yayılıp, rahatça izleyeceğim, şimdi radyo gibi takip ediyorum)
- İş ise tam gaz devam ediyor. Yarın bayram değil mi, hah işte, yarın tam gün (24 saat!) nöbetçiyim. Sinirlerim bozuluyor her nöbet dediğimde, bu konuyu kısa keselim. ('birileri' kıs kıs gülüyor şimdi, o birisinin farkındayım!)
- Miller, içimi çok keyifli bir bira, yatmadan önce bir Miller ve bir ağrı kesici ile her şey cennete dönüyor. Bu aralar bu cephede durumlar böyle.
- Kabil, elimde kaldı. Sabahları oyalanıyorum, Poliş'le laflıyoruz, gece de film, dizi derken gün bitiyor. Aslında okuması kolay bir roman, komik de, ama neden bilmem ilerlemedi. Yarın nöbette bu konuya eğilmeliyim;p
- Poliş'in Mentalist bittiği gibi Sherlock'a başlamasını istiyorum, onu da tekrar seyredersem rahatlayacağım, gözlerim açık gitmeyecek, artık nereye gideceksem;) Çok özledim Watson ve Sherlock'u. Neydi, hadi hatırlayalım; Zekâ seksiliğin yeni adı. A hah, bayılıyorum bu afili laflara. Ve fena katılıyorum, zekâ bende de emmanuelle etkisi yaratıyor;p
-Emmanuelle'i de andım, öyleyse bitirebilirim bu yazıyı. Serinin hiçbir filmini tam olarak seyretmesem de Sylvia Kristel'ı çok beğenirim. Hatta geçenlerde C. ile ilk filmi seyretmeye başlamıştık, benim ısrarımla tabii, ama sıkıldık. Konu yok, erotizm eh işte, Sylvia da tek başına kurtaramadı -hâliyle- durumu. Biz de yattık uyuduk, Emmanuelle de huzur içinde uyusun, dileğim budur;)
Herkese iyi geceler olsun, uzanayım artık, Patrick çay içerken biramla ona eşlik edip yatarım. A, unutmadan, iyi bayramlar tabii, ben nöbet tutayım bayramda, siz de tatlıları fazla kaçırmayın. Göbek, ne kadın ne de erkek için iyi bir şey, Emmanuelle'in ve son Bond Daniel Craig'in muhteşem vücudunu hatırlatırım size. Aman dikkat;p
- Tüm bunların yanında yabani olduğumu neden inkâr edeyim, öyleyim evet;p
- Mentalist ikinci turunda. Poliş, izlemediği bölümleri bitirmek istediği için ona eşlik ediyorum, hiç ama hiç sıkılmıyorum aynı şeyleri tekrar seyrederken. Patrick şeker gibi, bayılıyorum onu izlemeye. Eğer hâlâ izlemeyen varsa bu keyifli diziyi, benden tavsiye bir an önce izlemeye başlasın. İlerleyen bölümlerde Red John'un kim olduğu iyice anlaşıldığında, her şey için çok geç olabilir;) (bu yazıyı bitirdiğim gibi, koltuğa iyice yayılıp, rahatça izleyeceğim, şimdi radyo gibi takip ediyorum)
- İş ise tam gaz devam ediyor. Yarın bayram değil mi, hah işte, yarın tam gün (24 saat!) nöbetçiyim. Sinirlerim bozuluyor her nöbet dediğimde, bu konuyu kısa keselim. ('birileri' kıs kıs gülüyor şimdi, o birisinin farkındayım!)
- Miller, içimi çok keyifli bir bira, yatmadan önce bir Miller ve bir ağrı kesici ile her şey cennete dönüyor. Bu aralar bu cephede durumlar böyle.
- Kabil, elimde kaldı. Sabahları oyalanıyorum, Poliş'le laflıyoruz, gece de film, dizi derken gün bitiyor. Aslında okuması kolay bir roman, komik de, ama neden bilmem ilerlemedi. Yarın nöbette bu konuya eğilmeliyim;p
- Poliş'in Mentalist bittiği gibi Sherlock'a başlamasını istiyorum, onu da tekrar seyredersem rahatlayacağım, gözlerim açık gitmeyecek, artık nereye gideceksem;) Çok özledim Watson ve Sherlock'u. Neydi, hadi hatırlayalım; Zekâ seksiliğin yeni adı. A hah, bayılıyorum bu afili laflara. Ve fena katılıyorum, zekâ bende de emmanuelle etkisi yaratıyor;p
-Emmanuelle'i de andım, öyleyse bitirebilirim bu yazıyı. Serinin hiçbir filmini tam olarak seyretmesem de Sylvia Kristel'ı çok beğenirim. Hatta geçenlerde C. ile ilk filmi seyretmeye başlamıştık, benim ısrarımla tabii, ama sıkıldık. Konu yok, erotizm eh işte, Sylvia da tek başına kurtaramadı -hâliyle- durumu. Biz de yattık uyuduk, Emmanuelle de huzur içinde uyusun, dileğim budur;)
Herkese iyi geceler olsun, uzanayım artık, Patrick çay içerken biramla ona eşlik edip yatarım. A, unutmadan, iyi bayramlar tabii, ben nöbet tutayım bayramda, siz de tatlıları fazla kaçırmayın. Göbek, ne kadın ne de erkek için iyi bir şey, Emmanuelle'in ve son Bond Daniel Craig'in muhteşem vücudunu hatırlatırım size. Aman dikkat;p
-----------------------
ve hayat akıp gider...*"madde madde justine, volume 1" eksik kalmasın, şurada
** Sirin and Alkonost/Viktor Vasnetsov
15 yorum:
oncelikle cok gecmis olsun diim sonra kocaman gulumserim geriye kalan kısma; :))
bir justin klasigi:)
neyseki gobek derdim yok:)
Öncelikle çok sağol Matias, ben de sana kocaman gülümsüyorum;p
Sevgiler, iyi geceler.
Sıcacık bir yazı olmuş :) neşe ve tasa kuşları da cabası.. size de iyi bayramlar dilerim..
Teşekkürler Ozan, size de iyi bayramlar olsun. Daha önce konuşmamıştık sizinle, ne sıcak bir merhaba demişsiniz, bunun için de sağolun;)
Sevgiler.
iyi nöbetler justine. biz evde sakin bir bayram günü yaşıyoruz. ben 3. kahve keyfimi yaşıyorum ve bob dylan dinliyorum. oğlum hala yatakta, eşim epeydir ihmal film izleme set-up'ımızdaki aksaklıkları çözmeye çalışıyor, prenses kara dutlu dondurmanın tadını çıkarıyor ve elbette habire birşeyler anlatıyor :-) bu sakinliğe ihtiyacım vardı...
ve itiraf ediyorum; dün akşam kendimi tutmuştum ama az önce bir dilim kadayıf yiyerek kendimi derin vicdan azabı içine bıraktım :-) bugün zor geçecek!
İyi nöbetler...
Ve çabuk iyileşmen dileğim ile,
Sevgiyle...
Bayram bi daha gelir. Geçmiş olsun.
;) Afiyet olsun Zelda. Hmmm, ekmek kadayıfı mı yediğin tatlı acaba, eğer öyleyse bayılırım. Diğer türünü -tel kadayıf- sevmem ama, kaymaklı ekmek kadayıfı candır, çok severim;)
Bayram filan bahanesine sığın ve istediğin tatlıyı ye bana kalırsa, hiçbir şey olmaz, vicdan azabını da daha ciddi konular için kullanalım;p
Sen kahve dedin, sabah kahvemi unuttuğum aklıma geldi, çok yoğun bugün hastane. Akşam yemeğini yiyeyim, kahvemi içeyim artık, yoksa hastanın azalmasını beklersem ancak bir bardak soğuk suya kalırım;p
Oğlunu ve prensesi öpüyor, hepinize sakin ve karadutlu dondurma(!) tadında bayram günleri diliyorum Zeldacığım, çok sevgiler.
Teşekkürler Vuslatcığım, benden de sevgiler.
p.s.: Nöbet fena, mümkünse iyileşme dileklerini iyi bir nöbet için de alayım, çok ihtiyacım var çünkü;p
Sağolun Must. haklısınız, ne bayramlar gördük geçirdik biz (ve yaş ortaya çıkar;p)), sağlık olsun tabii.
Gezi bloğu, moda bloğu, edebiyat bloğu olmayan, sadece gevezelik edip kısa notlar düştüğünüz bloğunuzu okuyorum ben ve fotoğraflar çok güzel bunu söylemeliyim;)
Sevgiler.
Teşekkürler, eksik olmayın.
Justinecim, yazın aklıma kardeşimi getirdi. O da Miller'ı sever, Sherlockçudur. Geçen haftalarda düğününden önce onu afili bir takım elbiseyle gördüğümde "düğününde ne giyeceksin ya," diye takılmıştım. O da "düğünde daniel craig havalarında dolaşacağım işte," demişti. Komiktir kendisi:)
şarkıları yine çok sevdim. "the world is a girl" dilime takıldı sende ilk dinlediğimden beri.
bu arada ağrıların epey azalmıştır umarım.
güzel bir hafta olsun sana. öpücükler!
Düğünde Daniel Craig havalarında dolaşmak ha, müthiş;p Son günlerde yeni Bond filmine gideceğim gideceğim diyorum, gidemiyorum bir türlü, sen şimdi aklıma getirdin iyice dertlendim Alkımcığım;) Daniel Craig benim gözde oyuncumdur, hep söylerim. Henüz Bond olmadan sevmiştim ben onu, The Mother, Enduring Love vs. vs. Demem o ki; kardeşini sonuna kadar destekliyorum canım, komik olması daha da hoş;)
Anita Lane'in şarkıları hafif ama güzel, ben de seviyorum onu dinlemeyi.
Ağrılar geçti Alkım, çok çok sağol, sadece günlük, dünyevi dertler kaldı bana, onlar da inan hiç ama hiç bitmez!;p
Çok sevgiler.
DENEME BİR İKİ.. JASMİN CAN.. BEN HAYYAM..Bi adam bu kadar mı teknoloji dışı kalır.neyse nihayet sana yazabiliyorum..
Bundan sonra blog'unu takip etmeye çalışacağım.kendine ii bak..
Atlas bulut mu ne bi film var..gittim.tabi metafizik bazı düşüncelerin işlendiği yönünde yorumlar ışığında izledim.ama hikayeler doğru yere bağlanmış mı bu müphem. bunu bi tartışalım.
Hah ha, Jasmin kim yahu!;))
Sevgili avukatım, seni buralarda görmek ne güzel. Üstelik teknoloji özürlü olduğunu itiraf etmişken;p Bahsettiğin filmi biliyorum fakat henüz seyretmedim. Bir kenara not alayım, hemen seyredilecekler arasında olsun. Benim dava işini konuşurken arada onu da tartışırız elbette;p
Çok sevgiler, selamlar.
Yorum Gönder